Audre Lorde... Siyah, lezbiyen, anne, savasci, sair. Cinsiyetcilik, irkcilik, yascilik, homofobi ve sinif ayrimina kafa tutan mücadeleci ve derin sesiyle zamani, sinirlari asarak kabugumuzun icine isliyor. Öfkelendiriyor, cesaretlendiriyor, umut veriyor, güc katiyor. Süregen bir siddetin actigi yaralara merhem oluyor, dehset karsisinda sessizlesen dilimizi cözüyor, bedenimizi ifadesine kavusturuyor. Heteropatriyarkal bakis tarafindan calinan, tanimlanan ve utandirilan feminen bedenlere ait erotik gücün itibarini iade ederek diriltiyor. Lorde icin siir bir lüks degil, bizzat direnis. Bu kitapta yer alan düzyazilariysa, kimliklestirilmis farklarin pesinen uyumuna ya da ancak sonradan birlestirilmesine degil, farklarin elbirligine, elbirliginin fark yaratma gücüne dayanan bir ortak olan hayalini besliyor. Harekete gecmenin ve yaratici degisimin baslangic noktasi olarak gördügü farki tanimaya ve kesfetmeye cüret ediyor. Tüm farklari özgürlestiren baska bir yasamin yaratilmasina duyulan arzunun ve bu arzunun sonuna kadar birlikte gitmekteki kararliligin feminizmin en büyük gücü oldugunu hatirlatiyor. Lorde, dehset ve kaosa kulak vermemizi salik veriyor bize. Öyle bir kaos ki bu Siyah, yaratici, disil, karanlik, reddedilmis, karmakarisik, ugursuz, kokusmus, erotik, muglak, üzücü... Bu kaosun gözü pek kalemi Lorde, keskin gözlemleri, poetik dili ve güclü sesiyle tüm özgürlük hareketleri icin hic tükenmeyecek bir esin kaynagi.