Rachel Kushnerin romani bize hiz tutkunu insanlar ile sözcüklerin hizini örtüstüren bir dünya sunuyor. Bir film senaryosu gibi birbirinden cok farkli sahnelerde akan romanda sürat ve cinsellik, gercek ve gercek disi, sanat ve entelektüellik, politika ve korku her an patlayabilecek bir motorun gerilimi icinde aktariliyor.
Renoda dogdugu icin roman boyunca sadece Reno lakabiyla anilan 20li yaslarda genc bir kadin motosiklet tutkusunu sanat kariyeriyle birlestirmek niyetiyle New Yorka geliyor. Amaci motosikletle Tuz Düzlügü üzerinde biraktigi izi fotograflayip sergilemek. Kushner, renkli ve carpici anlatimiyla kizin öyküsünü bu tekdüzelikte birakmiyor ve onu 1970lerin New Yorkundaki sanat cevresinin ortasina yerlestiriyor. Kushner cesitli sanat yayinlarinda editörlük yaptigi icin yakindan tanidigi New York bohemini, tasrali bir kizin saskinligi ve tepkileriyle yansitiyor.
Kushner, tarihsel gerceklerle kurgusal gercekleri inandirici bir potada eritirken, yirminci yüzyil baslarindaki sanat akimlarini ve cevrelerini, 1970lerin sanat anlayisi ve sanatcilarin yasam bicimiyle paralellik kurarak, bir solukta okunacak Alev Püskürenleri hayata geciriyor.